Yazar Rumuzu: kalen 9282
Eser Sıra Numarası: 120228eser01
MÜFREDATIN
EKSİKLİKLERİ
Müfredat kelimesi
sözlük anlamı olarak öğretim programı anlamına gelmektedir. Öğretim programının
içine her türlü konu girebilir. Derslerin işleniş şekli , işlenen ortam,
işlenen konular bunlardan bazılarıdır. Lise müfredatımız öğrencilerin gelişimi
ve hayata hazırlanmasında yeterli değildir. Bunun da sebebinin milli bir eğitim
sistemimizin olmayışı ve var olan sisteminde hükümet ya da bakan değişikliğinde
değişmesidir. Bu değişiklikler sebebiyle de oturmuş bir müfredatımızın olmaması
ve var olanın da bize uymaması öğrencilerimizi hayata; ne yazık ki
hazırlayamamaktadır.
Öncelikle bana göre
belli yaşa ulaşmış insanların tecrübeleri ve birikimleri olmalıdır. Ancak ilköğretimden
ve liseden gelen alışkanlıkların da getirdiği sürekli test çözme, dershane, kurslar
sebebiyle öğrencilerin sadece ve sadece tek bildikleri teorik dersler oluyor.
Öğrencilerin hayatları bazı mecburiyetlerden ev, okul ve dershane üçgeninde
dönüyor. Böylece monoton ve basit bir hayat düzeni ortaya çıkıyor. Bu da
müfredatın eksikliklerinden kaynaklanıyor. Bence konular biraz daha pratik ve hayat dolu olmalı; insana
özgüven ve kendini ifade edebilme yeteneği kazandırmalı.
Öğrencilerin
hayatta tek başlarına ayakta durabilecek birikimleri olmalı. Kendilerine
güvenleri olmalıdır. Sadece fen bilimleri ve sosyal bilimler üzerinde
durulmamalıdır. Bunların yanı sıra onlara
her zaman lazım olacak, deneyimler kazandıracak dersler de konulmalı. Örneğin; diksiyon
ve tiyatro gibi kendini ifade edebilme ve üretkenlik kazandıran dersler
konulmalıdır. Ancak böyle dersler olsa da yaptırılamıyor. Çünkü diğer ağır
konular yetiştirilemez korkusuyla o derslerde de ders işleniyor.
Aslında hayata
hazırlanmayı sadece tecrübe anlamında da düşünmemeliyiz. Bir öğrenci liseye
gelene kadar belli bir teorik eğitimden geçiyor. Bu eğitim sadece kâğıt
üzerinde kalıyor. Liseden sonra üniversite okumadan bir meslekte
tutunamıyorsunuz. Neden mi? Sistem
sadece üniversiteye hazırlıyor. Yapbozun bir parçası eksik kalınca
tamamlanamıyor. Kendi ayakları üzerinde durabilmesi ve bir şeyler öğrenebilmesi
için, öğrenciler belli bir düzeyden sonra mesleğe yönlendirilmelidir. Öğrenci
üniversiteyi kazanamadıktan sonra bu öğrendiği derslerle hayata etkin biçimde
hazırlanamıyor.
Kısacası lise
müfredatı öğrenciyi hayata değil, üniversiteye hazırlıyor. Halbuki kimi
öğrencileri hayata, kimi öğrencileri ise üniversiteye hazırlamalıdır. Böylece
diğer öğrenciler de hayata tutunabilmelidir.
Son olarak lise
müfredatının öğrencileri hayata hazırlamada yetersiz ve başarısız olduğunu
tekrar vurgulamak istiyorum.