Yazar Rumuzu: dünya 1293
Eser Sıra Numarası: 120218eser05
DERS DEĞİL
HAYAT
Lise müfredatı nedir? Liseyi bitirmek ne işe
yarar? Bir hayatı gerçekten yaşamak kolay mıdır? Kum saatindeki kumların
avucundan tane tane dökülmesini izlemek acı mıdır? Müfredat her zaman sorulara
cevap verebilir mi? Hayatı doğru yaşamak için gerekli bilgi nerede?
Hem eksikleri hem de fazlalıkları olan lise
müfredatında doğru yol bulunabilmiş değil. Lise, ilköğretim ve yükseköğretimden
ayrı, gençlerin gelişim döneminde hayat yolunu bulmaya çalıştıkları bir
dönemdir. Gerek alan, gerekse meslek seçimi olsun gençler bu dönemde rahat
olduklarını zannederken diken üstünde oturduklarının farkında değildirler.
Zorlu dört yıllık bir döneme girerken, bunun sadece bir başlangıç olacağını
sezerler. İşte böylesine önemli bir dönemde lise müfredatının da gençleri hayata
hazırlaması gerekir. Müfredat sadece fizik, kimya, tarih alanlarında değil,
hayatın her alanında onlara yardımcı olmalıdır.
Eğitim teknolojilerinin kullanımıyla
beraber uygulamalı eğitimde artış gözlendi. Uygulamalı eğitimin gençlere faydası
da gözle görülür ölçüde oldu. Fen bilimlerinde deneyler yapılmasına ortam
sağlanırken, sosyal bilimlerde fotoğraflar incelendi ve videolar izlendi. Bu
durumda ezber ortamı yerini yavaş yavaş yaşayarak öğrenmeye bıraktı. Öğrenciler
ders kitaplarındaki deney sonuçlarını okumaktansa, deneyi okul ortamında yapıp
sonuçlarını inceleme imkânı buldular. Tarihi ezberlemektense eski yazıtları
incelediler; arşivde yer alan belgeselleri yine okul ortamında izlediler.
Bunlar lise müfredatının anlaşılmasına ve ezberden uzaklaşmasına büyük ölçüde
yardımcı oldu. Ancak lise müfredatının içeriğinde etkili olamadı.
Hayatın her alanında izler bırakan
matematiği temel anlamda öğrenmiş olduk. Onu anlamaya, kavramaya çalıştık.
Örnekler çözerek bilgilerimizi pekiştirdik. Size cevabını merak ettiğim bir soru sormak istiyorum.
‘’Tarih öğretmeni olmak isteyen bir öğrencinin
modüler aritmetik konusunu görmesine gerçekten gerek var mı?’’
Faiz hesapları, kar-zarar hesapları, sayı
problemlerinin işlenmesini büyük ölçüde anlarım. Çünkü bu konular hemen her
zaman karşımıza çıkar. Bu bilgileri bilmek işlerimizi kolayca halletmemize
yardımcı olur. Ancak sorudaki gibi bir durum geçerli olduğunda ise öğrenciler
kendilerini derse adarlarken dış dünyayla iletişimden koptular. Ya da aksine bu
aşırı bunalımdan kaçmak için dış dünyaya daha çok yöneldiler. Yoğun müfredat
denizinin içinde kulaç atmaya çalışırlarken zamanlarının bir nehir gibi akıp
gittiğinin farkına varamadılar.
Alan seçimi onları istedikleri mesleklere
daha çok yöneltti. Yine de doktor olmak isteyen bir öğrenci tarih, coğrafya,
edebiyat vb. derslerini görmeye devam etti. Yanlış anlamayın, durumun
doğruluğundan yanlışlığından söz etmiyorum. Aksine bu dersleri görmeleri kötü
olmamanın yanında onlara sosyal açıdan bilgi kattı. Tabi sadece temelde
kalınabilseydi.
Öğretmenler dersi anlatırken onu hayatla
birleştirmeliler, öyle anlatmalılar ki biz de o dersi anlayabilelim. Çünkü ders
dediğimiz, sadece kâğıt üzerinde kalan bir çırpıda okunup öğrenilecek bir şey
değil. Ezberlenecek ise hiç… Birdenbire de ortaya çıkmadılar. Hayatımızdan
alınmış kesitlerdir onlar. Hatta hayatımız…
Hayatı bir ip olarak düşünelim. Ders müfredatını
da öyle. Bu iki ip birbirine öyle bağlanmıştır ki… Öylesine bir düğüm olmuş…
Bütün bunlar göz
önüne alınınca eksik, içeriği bakımından fazla olan ders müfredatı gelişmekte
ve bir an önce gelişmeli.